Physicians Committee for Responsible Medicine a göre, besinler endometriozise neden olmazlar ancak bazı besinler kadınlarda hastalığın gelişme riskini artırabilir. Buna karşın sebze ve meyveler sağlığa iyi gelip endometriozis’e yakalanma riskini veya şiddetini azaltabilir.
1.Kafein
Harvard School of Public Health deki bir çalışmaya göre, günde 2 bardak veya daha fazla kafeinli kahve tüketen kadınlarda veya onun eşdeğeri olan kutu kola (dört) tüketenlerde endometriozis gelişme riskinin 2 katına çıktığı bulundu. Araştırmacıların kafeinin neden böyle bir etkisi olduğu hakkında bilgileri yok.
2.Kırmızı et: Bazı araştırmalarda sık kırmızı et ve domuz tüketiminin endometriozis riskiyle ilişkili olduğu bildirilmiştir. The Physicians Committee for Responsible Medicine ”İtalyan popülasyonun da haftada en az 7 porsiyon kırmızı et tüketen kadınlar 3 porsiyondan az kırmızı et tüketen kadınlarla karşılaştırıldığında endometriozis riski 2 kat daha fazladır.” şeklinde bildirir.
3.Meyve ve sebzeler: Diğer taraftan, meyve ve sebzeler Physicians Committee for Responsible Medicine’de belirtildiği gibi “haftada 14 porsiyon veya daha fazla yeşil sebze tüketenler haftada 6 porsiyondan daha az tüketenlerle karşılaştırıldığında %70 daha az endometriozis riskine sahiptirler ve haftada 14 porsiyon veya daha fazla meyve tüketenler haftada 6 porsiyondan az tüketenlerle karşılaştırıldığında %20 daha az riske sahiptiler.” Meyve ve sebzelerin endometriozise karşı koruyucu etkisi olduğu görülür.
4.Alkol: Sağlıklı kadınlar ve bazı jinekolojik sorunları olan kadınlar karşılaştırıldığında, düzenli olarak alkol tüketenlerde endometriozis görülme insidansının daha fazla olduğu görülür. İnfertilite ile mücadele eden kadınlarda alkol kullananlarda alkol kullanmayanlara göre endometriozis riski %50 ye kadar daha fazladır.
5. Poliklorlu bifeniller (PCB): 2005 yılı çalışması, genellikle tarımda kullanılan poliklorlu bifenil içeren bazı kimyasallara maruz kalmış yiyecekleri tüketmenin endometriozis riskini artırabildiğini göstermiştir. Bu toksinler genellikle hayvansal yağda birikir ve bu da insanların et, balık ve süt ürünleri aracılığıyla maruz kalacağı anlamına gelir. “Pestisite maruz kalmış veya başka organoklorinlerle kontamine olmuş tahılla beslenen tavuk, sığır, domuz ve diğer hayvanların kas dokularında ve sütlerinde bu bileşikler birikmeye eğilim gösterir.” şeklinde Physicians Committee for Responsible Medicine açıklar. Organik olmayan meyvelerde veya sebzelerde de organoklorlu pestisit kalıntıları olabilmesine karşın bunlar daha az konsantre’dir ve çıkarılması daha kolaydır. Bu sebepten dolayı bazı doktorlar kimyasal pestisitsiz yetişen organik ürünlerin seçilmesini önermektedir.
Endometriozis IVF veya ICSI geçiren kadınlarda düşük riskini 2 katına çıkarır, Alman araştırmasında saptandı.
Alman araştırmacılar, yardımla üreme tekniklerine başvuran kadınlarda endometriozisin klinik tanısı, testosteron seviyeleri, yumurta elde edilme zamanındaki hasta yaşının düşük için önemli risk faktörleri olduğunu buldular.
European Journal of Obstetrics and Gynecology and Reproductive Biology de çıkan “ endometriozis , IVF veya ICSI geçiren hastalarda düşük ihtimalini 2 katına çıkarır” çalışması bu bulguyu içermektedir.
Yıllardır doktorlar endometriozisi infertilite ile ilişkilendirmişlerdir. Araştırmalar infertil kadınların %9-50 sinde endometriozis olduğunu belirtse de hastalığı teşhis etmedeki zorluklar bu sayıları konfirme etmeyi zorlaştırmaktadır. Endometriozisli gebe kadınlar ile ilişkili risk faktörleri tiroid patolojilerini, vücut kitle indeksini ve hastanın yaşını içerir. Bu faktörlerin her birinin gebeliğe ve düşüğe etkisinin derecesi belirsizdir.
“çalışmanın amacı, doktorları konsültasyonlarını bireyselleştirmede desteklemek için IVF tedavilerinde risk faktörlerini ve önemlerini tanımlamaktır” şeklinde araştırmanın yazarı belirtmektedir. “Ayrıca embryonun gelişiminde bu risk faktörlerinin negatif etkisini anlamak eve bebek götürme oranını iyileştirmeyi sağlayabilir.”
Şimdiki çalışmada University Clinic of Düsseldorf’daki araştırmacılar IVF veya ICSI (intracytoplasmic sperm injection) yi takiben gebe kalan 588 kadını değerlendirdiler. Yaklaşık %17 si düşük yapmasına %10 unda endometriozis saptanmasına rağmen çoğu başarıyla doğumlarını gerçekleştirdi. Toplamın %86.9 u daha önce doğum yapmamıştı. %85.4 ü sigara içmiyordu ve %87.9 u ICSI ile oositlerini fertilize etmişlerdi. Ortalama hasta 34 yaşında, vücut kitle indeksi 23 ve TSH değeri 1.90 mIU/I ve eşinin yaşı 37 idi.
Endometriozis saptanması düşük riskini 2 katına çıkarırken, yüksek testosteron seviyeleri bu riski 4 katına çıkarır, oosit elde edilmesi sırasında hasta yaşı hafif risk faktörünü gösterir.
ICSI ye karşı IVF, hasta ağırlığı, tiroid fonksiyonu, endometrium kalınlığı veya erkek donorün yaşını içeren diğer değişkenlerin gebelik sonucuna önemli bir etkisi yoktu.
Endometriozis ve kanser riski
Soru: Endometriozisim var. Bu benim meme, yumurtalık ve rahim kanseri riskimi artırır mı?
Cevap: çok güzel bir soru sordunuz. İlk önce, bu kanserler ve endometriozis arasındaki benzerliklere bakalım. Hepsi östrojene bağlıdır. östrojen overlerde, memelerde ve rahimde hücre bölünmesini uyarır. Zamanla bu sürekli bölünen hücreler bir hata yapabilir ve kanser gibi kontrolsüzce bölünen hücrelere sebebiyet verebilir. Diğer taraftan endometriozis, normalde uterus iç yüzünü döşeyen dokunun vücudun başka bir yerinde olmasıdır. Bu doku aynı zamanda östrojene cevap olarak büyür ve hastalığın kendisi östrojenin varlığına bağlıdır.
Meme kanseriyle başlayalım. Hastanede görülen veya ayaktan tedavi alan 114327 kadını değerlendiren Danimarka’daki büyük bir çalışmada 40 yaşından önce endometriozis tanısı alan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı, 40 ve 50 yaş arasında tanı alan kadınlarda meme kanseri riski endometriozisi olmayan aynı yaştaki kadınlardan %14 daha fazla bulunmuştur. 50 yaşında veya daha sonra tanı alan kadınlar endometriozisi olmayan aynı yaştaki kadınlara göre 2 kattan daha fazla meme kanserine yakalanma eğilimi gösterdiler.
Over kanseri için 700.000 den fazla kadından oluşan verileri içeren geniş bir çalışmada endometriozis hastalarında %43 daha fazla over kanseri ve non-Hodgkin lenfoma geliştiği saptandı. Overinde endometriozis olan kadınlar over kanseri için en yüksek riske sahiptiler. Bu çalışma aynı zamanda endometriozisli kadınların meme, beyin, endokrin kanserleri için örneğin hipofiz bezi kanserleri veya tiroid bezi kanseri gibi daha yüksek riske sahip olduğunu ancak serviks kanseri için riskin azaldığı saptandı. Uterus kanseri için risk artışı saptanmadı.
Bu bilgiden korkmak yerine mamografi gibi kanser taramaları açısından daha dikkatli olmak için bu durumu bir uyarı olarak almalısınız. Over kanserinin erken belirtilerinin de farkında olmalısınız: şişkinlik, pelvik veya karın ağrısı, erken doygunluk hissi veya yemede zorluk ve sık veya aniden idrara çıkma hissi olması. 2 veya 3 haftadan fazla zamandan beri neredeyse her gün bu problemleri yaşıyorsanız doktorunuza başvurmalısınız.
Sizinle ilgilenen tüm sağlık personeline endometriozisli olduğunu söylemelisiniz böylelikle bazı kanserler için artmış risk konusunda uyarıcı olabilir. Sıra muhtemel kanserleri değerlendirmeye geldiğinde, onlara bütün enerji ve dikkatlerini vermelerine yardımcı olacaktır ve artık siz de bu hastalık hakkında dikkatli olmayı biliyor olacaksınız.
Yapmanız gereken diğer şey ise kanser riskinizi azaltmak için tüm önerileri takip etmenizdir: meyve ve sebzelerden zengin diyet ile beslenmek, haftanın çoğu gününde günde en az 30 dakikalığına fiziksel aktivitede bulunun.
Ve hatırlayın: Bu riskler binlerce kadın içindir. Endişelenmeniz gereken tek şey sizin kendi bireysel riskinizdir ve bu çalışmaların bulduğundan çok daha farklı olabilir. Benim önerim: kendi bireysel meme ve over kanseri riskinizi değerlendirmek için doktorunuzdan randevunuzu alın.
Çeviren: Dr. Işık Sözen