Endometriozis, geniş araştırmalara rağmen tanı ve tedavisi açısından halen esrarengiz bir hastalıktır.
Anahtar Noktalar
Önemi
Endometriozis, tanı ve tedavisi ile ilgili birçok konuda aydınlanmayı bekleyen bir hastalıktır.
Ağrı ve kısırlığa bağlı endometriozisli kadınlar ayırıcı tanı, tedavi seçenekleri ve doğurganlık koruyucu yöntemler hakkında bilgilendirilmelidir.
Ne yapıldı?
Bu derleme, literatüre dayanarak endometriozis tanısı ve tedavisi ile ilgili gelişmeleri netleştirmek için yapılmıştır.
Makaleler Medline ve diğer internet tarayıcılarında “endometriozis, patogenez, tedavi ve kısırlık” arama kelimeleri kullanılarak değerlendirildi.
Okurlara patofizyolojik mekanizmalar, sınıflandırma ve tedavi seçenekleri sunuldu.
Ek olarak, gelecekte hamile kalmak isteyebilecek endometriozisli kadınlarda fertilite (doğurganlık) koruyucu yöntemler de belirtildi.
Sonuçlar
Endometriozis kronik enflamatuar bir hastalıktır, en sık görülen semptomlar ağrı ve fertilite problemleridir.
Patofizyolojik mekanizmasının altında yatan pek çok teori vardır, ancak kesin mekanizma henüz bilinmemektedir.
Endometriozisli kadınlarda genetik yatkınlığın varlığı, tek nükleotid polimorfizm dizisi ve genom çapında ilişkilendirme çalışmaları (GWAS) kullanılarak netleştirilmiştir.
Bakteriyel kontaminasyon hipotezi, etiyopatogenetik mekanizmaları açıklayan yeni bir kavramdır. Anormal oosit kalitesi ve azalmış endometrial alıcılık, endometriozisin in vitro fertilizasyon sonuçları üzerindeki olumsuz etkisiyle ilişkilidir.
Endometriozis ile berrak hücreli karsinom ve endometrioid yumurtalık kanseri riskinin artması arasında ilişki vardır
Amerikan Üreme Tıbbı Derneği (AFS), en yaygın kullanılan sınıflandırma sistemidir. Ancak, doğurganlık potansiyeli için prognostik bir ipucu sağlamamaktadır, bu nedenle Endometriozis Doğurganlık İndeksi (EFI) IVF (tüp bebek) dışı tedaviler için kullanılır.
Mevcut üç yöntem tıbbi tedavi, cerrahi ve tıbbi yardımlı üremedir, tıbbi tedavi seçenekleri küratif (tedavi edici) olmaktan ziyade baskılayıcıdır.
Endometriozisli kadınlarda embriyo ve oosit donması ve over doku kriyoprezervasyonu (dondurma) dahil fertilite koruma yöntemleri hakkında bilgi verilmelidir.
Özet
Endometriozis, üreme çağındaki kadınlarda yaygın olarak teşhis edilen östrojene bağımlı bir hastalıktır. Endometriozisli kadınların en sık şikayeti ağrı ve doğurganlık problemleridir. Etiyoloji, ayırıcı tanı ve tedavi ile ilgili birçok ileri araştırma yapılmış olmasına rağmen, halen esrarengiz bir hastalıktır.
Endometriozis gelişimini açıklayan en yaygın kabul gören teori, retrograd menstrüasyon teorisidir. Endometriozisin altta yatan mekanizmasını anlamak için diğer teoriler; çölemik metaplazi, hormonal değişiklikler, oksidatif stres ve inflamasyon, immün fonksiyon bozukluğu, apoptoz baskılanması, genetik yatkınlık ve kök hücre teorisidir.
Genom çapında ilişkilendirme çalışmaları endometriozisli kadınlarda genetik duyarlılık olduğunu göstermiştir. Bakteriyel kontaminasyon hipotezi ve D vitamini eksikliği hipotezi son zamanlarda endometriozis gelişimindeki rol için tartışılmıştır.
Endometriozis, oosit (yumurta) kalitesi ve endometriyal alıcılık üzerindeki olumsuz etkiden dolayı doğurganlığın kötü sonuçları ile ilişkilidir.
Üç endometriozis formu vardır: peritoneal, over (endometrioma=çikolata kisti) ve derin infiltrasyonlu endometriozis. En yaygın kullanılan sınıflandırma sistemi, endometriozisi hafif, orta veya şiddetli olarak tanımlamak için lokalizasyona, implantların boyutuna, over endometriozisi ve yapışma derecelerine dayanan revize edilmiş Amerikan Üreme Tıbbı Derneği’ninkidir. Derin infiltrasyonlu endometriozis ve Endometriozis Doğurganlık Endeksi ve Enzian sınıflandırması, bu sınıflandırmanın detaylandırılması ve IVF dışı tedavilerin başarı oranının tahmin edilmesi için önerilmiştir.
Endometriozisin optimal yönetimi de hala belirsizliğini korumaktadır. Tedavi kararı, klinik durumu ve yaşı, semptom (belirti) şiddeti, hastalık derecesi ve yeri, üreme istekleri, diğer komorbiditeler (eşlik eden hastalıklar), tıbbi tedavi ve cerrahi ile ilgili yan etkiler ve komplikasyonlar ve maliyetler göz önüne alınarak hasta merkezli olmalıdır. Ağrının giderilmesi, kısırlığın iyileştirilmesi veya her ikisinin de endometriozis tedavisine yönelik olması gerekir. Mevcut tıbbi ve cerrahi tedavi seçenekleri, yan etkiler, maliyet, tekrarlama riski, gebe kalma kabiliyeti üzerindeki etkiler gibi çeşitli sınırlamalara sahiptir. Cerrahi tedavi, tedavi algoritmasının gerekli bir parçası olmaya devam etmektedir.
Yazarlar “Endometriozis vakalarında ağrı ve infertilite ile başa çıkacak yeni tıbbi ajanlar bulmaya yönelik klinik çalışmalar var ve sonuçlar nispeten yakın bir zamanda biliniyor olacak” diye bir sonuca varmaktadırlar.